Üşengeç Şef ile Atina Gezi Rehberi

Atina’da Meze, Tatlı  ve Yemekler

Meze deyince az önce de bahsettiğim gibi, büyük kısmı bizim mezelerimizle neredeyse aynı. Hatta yemeklerin çoğunu bizdeki ismiyle telaffuz etseniz anlayacaklar, o derece! Dolmades (Dolma), Keftedes (Köfte), Sarmaki (Sarma), Cacıki (Cacık) , Musakka, Pilaki, Baklava, Lavraki (Levrek), Kefalo (Kefal), Trios (Çiroz), Biftekia (Biftek), Mezes (Meze) Kadaifi (Kadayıf) , Tahini (Tahin) vs vs. Gördüğünüz gibi, ya aynısı ya da çok az farklı söylenişleri sebebiyle, anlaşılmaması mümkün değil zaten:)

Denediklerimiz arasında “Saganaki” yani mini sahanda kızartılmış peynir, kalamar ve karides tava, onların “Greek salata” dedikleri, bizim çoban salatanın iri kıyımı ve üzeri feta peynirlisi, cacık, barbunya, dolma en favorilerimizden bazıları oldu. Tabii ki Atina’ya gelinir de, bunların  yanında Ouzo içilmez mi? Rakı mantığında yine üzümden damıtılarak yapılan, fakat alkol oranı ve anason kullanımı daha az olan bu içki, özellikle mezelerin yanında alınıyor.

Baklava ve helva konusunda bizim alışık olduğumuz lezzetlere çok yanaşamasalar da, Lokma tatlısına ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Daha İstanbul’dan methiyelerini duyduğumuz “lukumades” dedikleri lokma tatlısı bunu hak ediyor çünkü. tabi doğru yerde denemeniz şartıyla…

Mesela: Monastraki bölgesinde, ünlü bir lokmacı olan “Lukumades” kesinlikle denediklerimiz arasında en iyisiydi. Evet, bizim Ege bölgesinde özellikle de İzmir’de, lokma deyince akan sular durur. Ancak sık aralıklarla yenilenen kızartma yağı sayesinde elde edilen hafifliği ve çıtırlığı kadar, tercihe göre hazırlanan içi dolgulu versiyonları ve üzerine ilave beyaz çikolata ya da dondurma opsiyonları ile bu satırları yazarken bile hala aklımı başımdan alan o lezzet için dahi, kesinlikle Atina’ya gelinir diyorum. Bir deneyin, tavsiye için bana dua edeceksiniz:)

Kolonaki:

Yemek ve tatlıdan sonra sıra kahveye geliyor. Otelimize birkaç adım mesafedeki  Kolonaki bölgesine yürüyüp, sokak cafe’lerinden birinde Yunanistan’da son dönem oldukça popüler olan “Freddo Cappucino” yani soğuk Cappucino içiyoruz. Hem ortam keyifli, serin ve dinlendirici, hem de buradaki kahveler bi’ harika. Alışveriş tutkunlarına ek bir tüyo: Dünya markalarının mağazaları tam da bu bölgede. Euro’nun paramızın 4 katı değerde olduğunu unutmadığınız müddetçe, abartmadan bir kaç parça alışveriş yapılabilir belki.

Atina’da Fine-Dining Restaurant Deneyimi

Hilton Atina – Galaxy Bar Restaurant

Sokak lezzetleri turumuzu tamamladıktan sonra, şehrin en iyi 2 fine-dining restoranını denemeye sıra geliyor. Bir tanesi konakladığımız Hilton Atina’nın 15.katındaki bulunan devasa terasa konuşlanmış, alabildiğine Atina manzarasına hakim bir restoran. Burada güneşin batımını seyretmek muhteşem.

Sushi ve kokteyllerin yanı sıra, somon tartar, pizza, makarna çeşitleri ve et yemekleri  gibi dünya mutfağından örneklerin sunulduğu mekan, Atina’nın da en popüler ve kaliteli mekanlarından biri. Buradaki Tiramisulu özel kokteyli ve Sushilerini, özellikle Dragon Roll’u sevdim. Somon tartar da lezzetliydi, bence belki de o geceki yoğunluktan olsa gerek, sadece denediğim et yemekleri bu şıklığa biraz yavan kalmıştı diyebilirim.

The Grande Bretagne Roof Garden Restaurant

Son gecemizi yine Yunanlı dostlarımızın tavsiyeleri ile Syntagma Square’de yer alan Grande Bretagne Athens‘in  teras restoranında yapıyoruz.  Hemen Parlamento binasının karşı çaprazında bulunduğu için, bina önünde nöbet tutan Efsun askerlerin her saat başı yaptığı nöbet değişim törenlerini buradan da izleyebiliyorsunuz.

Dünyaca meşhur, lüks segment otel zincirlerinden Luxury Collection tarafından işletilen bu muhteşem otel, Akropolis’e inanılmaz yakınlığıyla, teras katından özellikle gün batımında çekeceğiniz eşsiz instagramlık kareler için de ideal. İngiliz mimarisini yansıtan görkemli ve şık dekorasyonu öylesine etkileyici ki, bu oteli mutlaka ziyaret edip, görmenizi tavsiye ederim.  Bu seyahatimiz çabuk şekillendiği için yoğun sezon sebebiyle dolu olan otelin, uygun günleri bizim programımıza uymasa da, bir dahaki Atina ziyaretimde mutlaka burada konaklamayı isterim.

Teras katındaki restoran tam bir füzyon mutfağı. Muhteşem sunumlarla servis edilen istakoz ceviche, karidesli enginar salatası, peynir tabağı, et ve risottosu lezzet olarak adeta birbiriyle yarışıyor.

Tatlılara ise özel bir paragraf açmak istiyorum. Çünkü ödüllü Fransız Pasta Şefi Arnaud Larher’in reçetesiyle hazırlanan çilekli milföy ve tiramisu ile lezzetin doruğa çıktığı bir final sizi bekliyor.

Otel ve restoranda dünyanın dört bir yanından gelen celebritylere rastlayabilirsiniz. Victoria Secret mankenine benzettiğim bir hanımla, asansörde göz göze geldim ve ikimiz de birbirimize aynı anda “Are you a model?” (Model misiniz?) diye sorduk ve gülüştük. Böylesine güzel bir kişiden, bu soruyu alıyor olmak… 🙂 Teşekkürler Bar Rafaeli. (Ya, tamam heyecan yapmayın beyler! Büyük ihtimalle o değildir herhalde de, valla çok benziyordu.  Sting, Jay Z, Jose Carreras, David Bowie, Greta Garbo, Elizabeth Taylor, Sophia Loren, Ursula Andres, Alain Delon, Grace Jones gibi bu güne kadar dünya çapında pek çok konuğu olan bu otelde, her an bir ünlüye rastlarsınız demişlerdi zaten. Şansa karşıma bari bir Robert Downey Jr, ya da en kötü bir Brad Pitt falan çıkaydı, ne bileyim:) O da artık bi’ dahaki sefere! 🙂

Sizlere de en sevdiklerinizle beraber, gönlünüzce seyahat edebileceğiniz harika bir Ağustos ayı dilerim. E hadi o zaman! 🙂