Ana Sayfa Blog Sayfa 22

Teknoloji Düşkünleri için Zorlu PSM’deki Dijital Sergi’deydim

0

Metro veya metrobüsle bir yere gittiğimde illa ki yolumun geçtiği Zorlu Center’a, merkezi olduğu için sık sık uğruyorum. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde (Zorlu PSM) sahnelenen dünya çapında nam salmış gösteri ve konserleri ne kadar sevdiğimi ve elimden geldiğince ilgi ile takip ettiğimi, naçizane izlenimlerimi sizlerle de paylaştığım için biliyorsunuz zaten. Zorlu PSM’de dün, uzun zamandır gezmek istediğim dünyanın en çok ilgi gören Dijital Devrim Sergisi’ni ziyaret etme fırsatı buldum.

zorlu-psm-digital-revolution-teknoloji-sergi-usengec-sef

Sanatı ve teknolojiyi, sonsuz hayal gücü ile birleştiren bu serginin; hayallerine inovatif düşünceyi, teknolojiyi ve tasarımı kullanarak hayat verenler için ilham olacağı düşünülerek, yola çıkan Barbican Centre’s Digital Revolution Sergisi, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin yer aldığı, büyüleyici bir ambiyansa sahip.

Dijital anlamda geçmişten günümüzde gelinen noktayı adım adım gezdiğiniz bölüm kadar, geleceğin de, dijital sanatın sağladığı imkanlardan faydalanarak, nasıl daha yaratıcı ve yenilikçi bir yorumla bugüne taşınacağını yansıtan bu benzersiz yolculuğu, dün anlık attığım snaplerimle, Snapchat’te “Usengecsefiniz” hesabından yaptığım canlı yayınlarla sizlere de yaşatmaya çalıştım. Snapchat’ten beni takip etmeyenler, çok şey kaçırdı desem yeridir artık 🙂
Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, giyilebilir teknolojiler, 3D baskı teknikleri, devasa robotlar gibi, dünyaca ünlü tasarımcıların eserleri ve enstalasyonlara yer verilen nefes kesici sergide, ayrıca çocukluğumuza damgasını vurmuş retro oyunlar oynayarak nostalji yapabileceğiniz gibi, özel efekt ve uygulamaları bizzat tecrübe etme imkanı da bulacaksınız. Sergiyi bize gezdiren ve anlatan rehberimizin bilgi ve birikimi sayesinde, eşimle biz inanılmaz keyif aldık. Sıra sizde! 🙂

zorlu-psm-digital-revolution-teknoloji-sanat-sergi

Londra, Stokholm ve Atina’dan sonra, Zorlu PSM sayesinde bu sergiye ev sahipliği yapma şansına kavuşan İstanbul’da bulunanlara, bu ihtişamlı sanat ve teknoloji sergisini, son günü olan 12 Haziran’dan önce “muhakkak gezmelisiniz” derim 🙂

Yukarıda kaçırdınız dedim ama hadi yine kıyamadım ve snapchat yayınlarımı sizin için video haline getirerek, youtube kanalıma yükledim. İşte burada

Unutmadan, biletler Biletix ve Zorlupsm.com’da olduğu gibi, gittiğinizde gişeden de alabiliyorsunuz. Tam: 30 TL, Öğrenci 15 TL
————————————————————————–
Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

Bursa Onko-Day Derneği’nin Düzenlediği Söyleşide Konuşmacı Oldum

1

“Damdan düşenin halini en iyi, damdan düşer anlar” diye boşuna söylememiş büyüklerimiz. Bundan tam 2 sene önce, kendi fark etmem üzerine teşhis konmasıyla, davetsiz misafirim Kanseri ister istemez bir müddet konuk ettim. Aynı süreçlerden seneler önce geçmiş olan annemin, “Aynaya nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar” sözüyle, ameliyatlar ve kemoterapi seansları arasında, normal hayatına, sağlığı el verdiğince devam etmeye çalışmış birisi olarak, ne olursa olsun her zaman gülümsemenin gücüne inanmışımdır. Bu hastalık deneyimiyle beraber, hayatta başıma gelen her şey için Yaradan’a “isyan” değil, “şükredip”, durumu anlamsız yere sorgulamak yerine, hemen kabullenip, gerekli aksiyonları alırken, bir yandan da içinden, bir mutluluk sebebi ayıklayıp çıkarmak, benim şu hayattaki yeni misyonum oldu sanırım:)

onko-day-dilek-yeginsu-bursa-soylesi-kanser

Bilirsiniz, her sene 1-7 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Kanser Haftası etkinlikleriyle, bu konuya genelde hep aynı iç karartıcı ve tekdüze şekilde dikkat çekilmeye çalışılır. Öyle ki bazen “Aa yeter ama! İçim daraldı” diye kulaklarınızı tıkayıp duymamak, bilmemek istersiniz… Valla sizi çok iyi anlıyorum. “Yahu toplumun maksimum derecede bilinçlendirilmesi gereken bu konu, bu kadar ruhsuz ve sıkıcı anlatılmak zorunda mı?” diye arada benim de isyan edesim gelmiyor değil hani 🙂

onko-day-dilek-yeginsu-bursa-kanser-murat-calikapan
İşte özellikle de bu sebeple, meme kanseri hakkında kendi yaşadığım deneyimlerimi, en içten şekilde anlatacak bir söyleşi yapmak üzere Uludağ Onko-Day derneği tarafından Bursa’ya davet edildiğimde, ezber bozarak, hiç yapılmamışı yapmayı çok istedim ve dinleyicilerimize, hayatlarında unutamayacakları, etkileyici bir anı olarak kalsın diye, bu konuda dünyanın, olabilecek en eğlenceli ve sürükleyici sunumunu hazırlamaya gayret ettim.
onko-day-dilek-yeginsu-bursa-kanser-murat-calikapan
İstanbul’dan kısacık ve keyifli bir yolculukla vardığımız yeşil Bursa, o gün bizi görkemli bir Uludağ manzarası ve masmavi gökyüzünde ışıldayan harika bir güneşle karşıladı. Dr. Murat Çalıkapan ile Podyum Davet’teki sahnede yerimizi aldığımızda, karşımızdaki koltuklarda, o pırıl pırıl güneşten de parlak ışıklar saçan, muhteşem bir insan topluluğu vardı. İlk fotoğraftaki güzellik de işte onlardan sadece biri. İsmi  de aynı gözleri ve gülen yüzü gibi Işıl. Ne tesadüf değil mi?O gün söyleşimizi dinlemek üzere, salonu dolduran, çok fazla sayıda güzel insanla tanışıp kucaklaşma imkanı bulduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum. Yüzlerinden nur saçılan bu hanımlar da Nilüfer Kadın Korosundan… Youtube’dan aratıp, Onko-day yararına verdikleri konserlerini izleyebilir, siz de benim gibi, performansları karşısında mest olabilirsiniz.

onko-day-dilek-yeginsu-bursa-kanser-nilıfer-kadin-korosu

Toplumu kanser hakkında bilinçlendirmeye ilaveten aynı zamanda, kanserle savaşırken maddi imkansızlıklar da çeken, bu sebeple tedavisi sırasında bir de bunun için zorlanan ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye kendini adamış Onko-Day derneğinin, gönüllüler ordusunun başında, bu sinsi hastalığı yine bizzat deneyimlemiş ve başından tam 9 ameliyat geçmiş Sevgili Füsun Önen bulunuyor. Nasıl müstesna bir insan ve kendini bu konuya nasıl adamış, kelimelerle anlatamam. Onu tanıdıkça hayranlığım daha da arttı. İnsan üstü bir çabayla dernek olarak nasıl çalıştıklarını gördükçe inanın “böyle insanlar da varmış” diye gurur duydum.

Etkinliğimiz Dernek Başkanı Füsun Hanım’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Aslında henüz o gün tanışmamıza rağmen, sanki aylarca beraber prova yapmışcasına, tamamen aynı dili konuştuğumuz, başarılı meme kanseri ameliyatlarıyla nam salmış bir genel cerrah olan, dünya tatlısı doktorumuz Murat Çalıkapan’la birlikte, izleyicilerimizin şen kahkahalarıyla daha da renklenen muhteşem bir söyleşi gerçekleştirdik. Evet, konu belki kanserdi ama biz gülüp eğleniyorduk. Çünkü biliyorduk ki, el ele verdiğimiz müddetçe, kanser değil, biz güçlüydük.

Genelde bu tarz panellerde, sadece doktorların teorik bilgilerle konuşmacı olmalarına aşinayızdır. Hastalığı esas yaşayanların, nedense hiç olmamış gibi davranmayı seçip, “aman kimse duymasın” diye saklamaya çalıştıkları böyle bir konuyu, en açık, içten ve en samimi şekilde, neşeli ve sürükleyici bir hikaye tadında konuştuğumuz bu söyleşiyi başka yerde kolay kolay bulamayacağınız için aman kaçırmayın ve muhakkak izleyin derim:)

onko-day-dilek-yeginsu-bursa-kanser-murat-calikapan

3 bölüm halinde Youtube kanalım ÜşengeçŞef’e yüklediğim söyleşi videolarımıza, (eğer aşağıda otomatik olarak açılmıyorsa) aşağıdaki linklere tıklayarak da ulaşabilirsiniz. Bu arada Youtube kanalıma üye olmayı ve videoları beğenirseniz, beğen tuşuna basmayı da unutmazsınız değil mi? 🙂
Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3

Artık dünyada 5 kadından 1’inde görülme sıklığı bulunan böylesine yaygın bir hastalığı, (Evet evet! Meme kanserinden bahsediyorum) öyle kulakları tıkayıp, “bana olmaz” demek yerine, ya da “aman hiç kurcalamayayım, araştırmazsam çıkmaz” diye kaçmak yerine, oldu da, mazallah eğer varsa bile, daha en başlarında teşhis ederek tedavisini almak, inanın hayati önem taşıyan, çok doğru bir yaklaşım… Diyeceğim o ki, bebek pışpışlamak, yemek yapmak, ev süpürmek, ütü yapmak, bulaşık yıkamak, cam silmek, toz almak vesaire vesaire… Hepsine çok güzel yetişiyorsunuz biliyorum da, haydi hanımlar, bir kez de o güzel “ellerinizi” sağlığınız için kullanın ve ara ara kendi kendinize meme muayenesi yapın. Belirli periyodlarla da profesyonel kontroller yaptırmayı ihmal etmeyin lütfen:)

onko-day-dilek-yeginsu-bursa-kanser-murat-calikapan

“El ele daha güçlüyüz” mottosuyla 1997’de Uludağ Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi bölümündeki hastalar arasında bir dayanışma yaratmak, hastalar arasındaki sosyal dayanışmayı sağlarken, kanser konusunda yapılan bilimsel çalışmalara destek vermek ve toplumu kanser konusunda bilinçlendirmek amacıyla, tedavi görmüş eski hastalar, hasta yakınları ve bölüm çalışanları tarafından, Prof. Dr. Kayıhan Engin başkanlığında kurulan Uludağ Üniversitesi Onkoloji Dayanışma Derneği (Kısaca Onko-Day) ile bu etkinlik vesilesiyle tanıştım ve gönüllü olarak yaptıkları çalışmalar karşısında, insan isterse neler başarabilir diye düşüncelere daldım ve tek kelimeyle nutkum tutuldu.

Lions Klubüyle birlikte kurdukları 12 prefabrik ev ve ana binadan oluşan Hasta Konuk Evi ve Rehabilitasyon Merkezi’ni de duyunca, bizzat gidip, yerinde ziyaret etmek istedim.onko-day-lions-bursa-kanser-hasta-konuk-evi

Burada uzak şehirlerden veya köylerden Bursa’ya kanser tedavisi olmaya gelip de, örneğin radyoterapi gibi süreç gerektiren tedaviler esnasında kalacak yeri olmayan ve maddi imkanları da bulunmayan ve bu sebeple çoğu zaman tedavisini yarım bırakmak zorunda kalan insanlara, aileleriyle beraber insani koşullarda kalabilecekleri, ev sıcaklığında bir ortam sunuluyor. Günde 3 öğün yemekleri, ücretsiz olarak, dışardan hazır olarak getirtiliyor.

Aynı zamanda bir rehabilitasyon merkezi de olan Hasta Konuk evinde, hasta ve yakınları isterse, hobi olarak evlerinin hemen önündeki bahçeyle ilgilenebiliyor, kendilerini daha iyi hissetmek ve yaratıcı işler yaparak, kaliteli zaman geçirmek isterlerse Onko-Day gönüllülerince el emeği göz nuruyla ortaya çıkarılan ev tekstili ve yat tekstili ürünlerinin hazırlanmasında destek verebiliyor, isterlerse örgü örüp, nikah şekeri, takı veya aksesuarlar da yapabiliyorlar.

onko-day-deniz-yildizi-yat-tekstili-bursa-ozlem-suer

Kendi evlerinden getirdikleri veya bağışlarla toplanan eski dikiş makinalarıyla kurdukları bu atölyede, tamamen amatör ruhla, profesyonelden aşağı kalmayan bir üretimhane kurmuşlar. Yer Bursa olunca, tekstilin kalbi de burada atıyor tabi ki. O kadar çok tekstil firması var ki, gönderdikleri kumaş ve aksesuarlarla, bu büyük yürekli, çalışkan insanlara onlar da destek veriyor ve hammadde sağlıyormuş.

Kendi imkanlarıyla üretip, satışa sundukları ve kazançlarını yine dernek amaçları doğrultusunda değerlendirdikleri bu çok özel ürünlere  siz de www.onkodaydenizyildizi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Sevgili dostum değerli modacımız Özlem Süer’in tasarladığı bu mor mercanlar ve tavuş kuşundan oluşan, iç açıcı desen, yastığından nevresimine pek çok tekstil ürünü haline getirilmiş. İpek kozasından yapılan buzdolabı magneti çiçekler, gemici düğümleriyle yapılmış halat paspaslar, nevresim takımlar, masa örtüleri, runnerlar, havlular ve daha neler var neler… Bence hemen siteye girip, bir göz atmalı!

Toplanan kıyafet bağışları da, konuk evinin ana binasındaki bir odada istifleniyor. Hepsi sıfır, hiç kullanılmamış halde tertemiz şekilde, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyorlar. Çocuklar gelip, istedikleri kıyafetleri kendileri seçip, alıp çıkabiliyor ve bu sayede rencide olmaları da önlenmiş oluyor.

Bir şey öğrendim ve dedim ki okuyucularıma bunu kesinlikle duyurmalıyım. Kemoterapi ve radyoterapi alan çocuklar, dernek tarafından bağışlanan ve o esnada hastanede oynadıkları oyuncakları çıkarken bırakmak istemiyorlamış. Çocuk işte! Tabi ki istemez. 🙂 Bu yüzden ciddi bir oyuncak ihtiyacı bulunduğunu öğrendim. Olur da elinizde, çocuğunuz, yeğeniniz vs. büyüdüğü için veya sıkıldığı için artık kullanmadığı ve kime vereceğinizi şaşırdığınız oyuncaklarınız varsa, artık onlarla ne yapacağınızı biliyorsunuz. Onko-day, sizin sayenizde o oyuncakları bu miniklere seve seve ulaştıracaktır. Oyuncaklarla kuracakları bağı ve kazanacakları morali hayal edince, ailelerinden alacağınız hayır dualarını bir düşünün derim! 🙂

onko-day-lions-hasta-konuk-evi-kanser-bursa

Konuk evleri aynen tek katlı, tertemiz, sade ve optimum derece gerekli olabilecek tüm mobilyaları bulunan bir ev mantığında düzenlenmiş. 53 metrekarelik bu evlerde yatak odasından, oturma odasına, açık mutfağından, banyosuna kadar her şey, televizyonundan, sehpasına, ufosundan, klimasına kadar tüm detaylarıyla düşünülmüş.

onko-day-lions-hasta-konuk-evi-kanser-bursa

Kapısında bulunan “Home sweet Home” (Evim güzel evim) yazılı paspas bile bence burada kalan hasta ve yakınlarına, kendilerini yuva sıcaklığında hissetmeleri ve tedavileri esnasında güvende, değerli ve daha iyi hissetmeleri için gösterilen önemin sadece küçük bir işareti… Yaşama sevinci aşılamak adına, parkından kamelyasına kadar hiç bir detay atlanmamış.

onko-day-lions-hasta-konuk-evi-kanser-bursa

Onko-Day & Lions Konuk Evi ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaretim esnasında, snapchat hesabım “Usengecsefiniz” üzerinden yaptığım canlı yayınların toplamından oluşan youtube videosunda, burada gezerken ne kadar mutlu olduğumu ve buna vesile olan bu değerli insanlarla nasıl gurur duyduğumu izleyebilirsiniz.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoterapi merkezinde moral günleri düzenleyen, hasta ve yakınlarına psikolojik destek ve bilgilendirme toplantıları organize eden Onko-Day derneği, kanser tedavisi gören hastalara destek veriyor, onların çeşitli ihtiyaçlarını ücretsiz karşılıyor. Kanserli ve kanser yakını olan çocukların isteklerini yerine getirmeye çalışırken, onlara öğrenim bursu da temin ediyor.

onko-day-dilek-yeginsu-usengec-sef-murat-fusun-onen

onko-day-dilek-yeginsu-usengec-sef-murat-fusun-onen

Bursa ve çevresindeki yerleşim yerlerinde, insanları bilinçlendirip, ücretsiz taramalar da yaparak, hastalığı erken teşhis etmeye çaba gösteren; ihtiyacı olanların tedavilerini üstlenen dernek, belediyeler, sağlık müdürlüğü ve bakanlıkla yürüttüğü etkinlik ve projelerle, olabildiği kadar çok insana ulaşmaya ve kanser eşittir ölüm demek olmadığını, kansere rağmen iyileşmenin ve yaşamanın mümkün olduğunu, kendileri de birer eski hasta olarak, topluma bizzat anlatmaya ve kanıtlamaya çalışıyor. Aileniz, sevenleriniz ve gerçek dostlarınız yanında, etrafınızda böylesine iyilik perisi insanlardan oluşan bir sevgi çemberi oluşturulup da, el ele verildiği müddetçe kim korkan hain kanserden? 🙂

onko-day-dilek-yeginsu-usengec-sef-fusun-onen
Bu harika insanlarla tanıştığım ve çorbada bir miktar da olsa benim de tuzum olduğu için, çok ama çok mutluyum. İyi ki varsınız.

onko-day-dilek-yeginsu-usengec-sef-fusun-onen

Yardım ve bağışlarınız için
Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği
Onko-Day İletişim Bilgileri

Tel: (0224) 368 58 49
E-mail: [email protected]
Facebook:/Onkoday
Instagram:/Onkoday

————————————————-

Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

Tam Taneli Tahıllar Sayesinde Tam Beslen, Tam Yaşa!

1

Hamur işi denilince bende akan sular durur. Çocukluğumda fırın ve pastanelerin önünden, o mis gibi kokuları, derin bir nefesle, içime “oh!” diye çekmeden geçtiğimi hatırlamam. Sanki büyüdüm de durum değişti mi dersiniz? 🙂 Daha geçenlerde bir dükkanda, “Acaba hangisi en lezzetlisidir?” diye, vitrindeki tatlılara-tuzlulara, nasıl hayranlıkla dalmışsam artık, camın arkasından bir fark ettim ki, herkes beni içeriye buyur ediyor. “Bir dahaki sefere inşallah!” deyip, oradan hızla uzaklaştım, çünkü işin şakası yoktu ve göbeğim artık, iyice “içine çekilmez” hale gelmişti. Hem zaten “ye! ye!” nereye kadardı?:)

 

Kilo Vermek İstiyorsam, Karbonhidratı Tamamen Kesmeli miyim? 

Hayatımda daha önce hiç, gerçek manada bir diyet yapmadığım için, diyetisyenime danışırken, en çok merak ettiğim şeylerden birisi de karbonhidratlar konusundaki tavrıydı. “Acaba iyice azaltmamı, hatta belki tamamen hayatımdan çıkarmamı ister mi?” diye ufaktan çekinirken, bir baktım ki, diyet listemde çok cazip bir şekilde, her gün karbonhidratlara yer vermiş. Bunu görünce iyice motive olan benden daha mutlusu yok tabi! 🙂

O sayede öğrendim ki, kendi kendine, bilinçsizce diyet yaptığını zanneden kişilerin en büyük hatalarından birisi, bu konuyu yanlış bildikleri için, yeterince karbonhidrat almamak veya sağlıksız tercihler yapmak oluyor. Kas ve su kaybı olmadan, metabolizmanın sağlıkla işlevini yerine getirerek, yağdan kilo verebilmesi için, diyet işi, karbonhidratsız olmazmış meğer. Aksi durumda tüm enerji depolarının boşalması sonucu, kan şekerinin düşmesi ve aşırı tatlı isteği duymak kaçınılmaz olduğu gibi, halsizlik, baş dönmesi, sinirlilik, baş ağrısı da illa ki, bunu takip edermiş. “Diyet yapıyorum” diye her öğünde sadece salata yemekle, bunun için kalıcı çözümler alınamıyor demek ki. Sadece tartıdaki sayıya bakıp da “kilo verdik” zannedenlerde, aslında kas ve su kaybı oluyormuş maalesef.

uno ekmek salata

Sağlıklı Olmak için… 
“Rafine Edilmiş” Tahıl “Out” – Tam Tahıllılar “In” 

Hiç zorlanmadan ve hiç aç kalmadan yaptığım ve benim gibi birisi için, mucize sayılabilecek bir şekilde, 6 haftada 6 kilo “yağdan” kaybettiğim başarılı bir diyet sayesinde sağlıklı beslenmeyi de diyetisyenimden öğrenmiş oldum. Hatta bunu bir yaşam biçimi haline getirdikçe, rafine edilmiş tahıldan yapılan beyaz ekmek, beyaz pirinç, kek, kurabiye gibi besinler olmadan kendimi çok daha iyi hissettiğimin de farkına vardım. Arada hiç canımın çektiği olmuyor mu? Tabi ki de oluyor! Ama iki çatal aldığımda, matah bir şey olmadıklarını bildiğim için, hevesimi de hemen almış oluyorum. Çünkü bunların yerine tam buğday ekmeği, yulaf unu, bulgur gibi tam tahıllı besinler tükettiğimde, yemek yedikten sonra, aniden bastıran uyku hallerimden, kan şekerimdeki dalgalanmalar sebebiyle yaşadığım hemencecik tekrar acıkmalarından ve gereksiz yere, olmadık şeylere “parlama” huylarımdan kurtulduğum gibi, üzerine bir de bonus olarak, bel çevremdeki ve göbeğimdeki kalınlaşmaya da veda ediyorum. Hazır Yaz da yaklaşırken, insan daha ne ister? 🙂

uno ekmek ciya

Aslına bakarsanız, bunlardan belki çok daha önemlisi, ölçümler sonucu gözlemlediğimiz, iç organlardaki yağ miktarında yaşanılan azalma… Çünkü artık biliyoruz ki, her ne kadar biz dışardan görmediğimiz için, estetik bir kaygı duymadığımızdan, gerektiği kadar önemsemesek de, iç organlardaki yağlanma, deri altındaki yağlanmaya oranla çok daha fena. Hatta özellikle bel çevresindeki kalınlaşma, metabolik bozulmayla bağlantılı olduğu için, zaman içinde hipertansiyon, kalp hastalıkları, kolesterol, Tip 2 diyabet ve insülin direnci gibi daha bir çok başka başka rahatsızlığa da sinsice zemin hazırlıyor maalesef.

Peki Tam tahıllı beslendiğimizde, ne oluyor da, bu sorunlar yaşanmıyor? 

Çünkü tam tahılda buğdayın içindeki 3 faydalı bölüm de kullanılıyor. “Kepek” sayesinde lif, B12 vitaminleri, mineraller; “öz” sayesinde omega-3 ve omega-6 yağ asitleri ve “endosperm” sayesinde de protein ve karbonhidrat alıyoruz. “Bunlar ne işe yarar?” derseniz, mesela tükettiğimiz tam tahıllı ekmekteki lifin etkisiyle, diğer gıdalarla aldığımız kanserojen ve toksik maddeler, vücudumuzundan hızla atılıyor ve ve pek çok önemli hastalığın oluşması önleniyor. Kan şekeri aniden inip çıkarak, dalgalanma hareketi yapamıyor da, belirli bir denge içerisinde, yavaş yavaş yükselip, yavaş yavaş düşüyor. Bu sayede de kendimizi çok daha uzun süre tok ve tabi ki mutlu hissediyoruz. Açlık hissetmediğimiz için, abur cubura saldırmıyoruz ve bu sayede de şişmanlık bizim için artık bir “kader” olmaktan çıkıyor.

Daha Uzun Boylu Olmak için Tam Tahıllı Beslen!

Tam tahıllılar yerine, “Beyaz ekmek” yemeye devam edilince; buğdayın içindeki çinko, folik asit, demir, B6, B12 gibi elementler yeterince alınamadığından; boy konusunda dünya standarlarına erişemediğimiz gibi, Raşitizm gibi önemli kemik hastalıkları, düşük kan değerleri, folik asit eksikliğinden kaynaklanan düşük vakaları gibi pek çok istenmeyen durumla maalesef karşı karşıya kalıyoruz.

uno ekmek kahvalti 1

Peki o zaman ne yapmalıyız? 

Enerjimizin en önemli kaynağı olan ve beslenmemizde almamız gereken kalorinin ortalama % 55-60’ını oluşturması gereken “Karbonhidratı”, B vitamini ve posadan zengin ekmek, tahıl, kurubaklagil, meyve ve basit şekerlerden temin etmeliyiz.

Sağlıklı Karbonhidrat Almak İçin Ne Yapmalı? 

· Beyaz pirinç yerine, esmer pirinç veya bulgur

· Beyaz ekmek yerine, tam tahıllı ekmek

· Dolmalarda pirinç yerine bulgur veya yulaf

· Çorbalarda un yerine bulgur, yulaf veya tam buğday unu

· Meyve suyu yerine taze meyvenin kendisi

· Salatalara nohut, tam buğday, mercimek veya bulgur ilavesi

· Kahvaltı ve ara öğünlere yulaf ilavesi… Probiyotik yoğurtla ve elma rendesiyle harika oluyor. Deneyin! 🙂

Hayatınızdan sağlıklı ekmeği çıkarmayın! 

“Rafine edilmemiş”, yani kabuğu ayrıştırılmamış ürünleri kullanmaya devam! Bu ne demek? Az önce de listelediğim gibi, beyaz ekmek yerine tam tahılları, pirinç yerine bulguru tercih ediyoruz. Dengeli bir beslenme planında bir yetişkin için, günde toplamda 2-3 dilim kadar tam tahıl ekmeği tüketmek kararında olacaktır.

Hangi Tam Tahıllı Ürünleri Kullanalım? 

Uno ürünlerini kullanıyorum ve çok memnunum. Geçenlerde markete gittiğimde ise, “Uno Premium” adı altında Türkiye’de ilk ve tek “Tam Tane Tahıllı” ürün çıkardıklarını gördüm ve denemek için farklı farklı çeşitlerini aldım.

uno premium ekmek 1

“Tam Tane Tahıllı”, şu anlama geliyor: Diğer ekmeklerden farklı olarak, tam bir tahıl tanesi halinde, yani ayrıştırılmadan, doğal haliyle kullanılıyor. Tam tane tahıllı ekmekte tahılın sadece unsu özü değil, ruşeym ve kepek kısımları da bulunduğu için,

· Zengin protein içeriği sayesinde, kasları güçlendirdiği gibi, kansızlığı da önleyerek vücut direncini artırmaya da fayda sağlıyor.

· Zengin vitamin ve mineral içeriği sayesinde, sinir sisteminin düzenli çalışmasına, yağ ve karbonhidratların kolay parçalanmasına yardımcı oluyor.

· Zengin lif içeriği sayesinde, tokluk hissi vererek, hem kilo vermeye, hem sindirime yardımcı olurken, kolesterolü de düşürüyor.

· Antioksidan özelliği sayesinde, yaşlanma sürecini geciktiriyor, pek çok çeşit kanser riskini azaltıyor ve yaşam kalitesinin artırıyor.

uno ekmek bruschetta

Anlayacağınız, Tam taneli tahıllar sayesinde obezite, kanser, diyabet gibi birçok metabolik rahatsızlığa karşı vücudumuzda adeta koruyucu bir kalkan görevi gören antioksidan almış oluyoruz. Bu sebeple günlük beslenmemize tam taneli tahıllıları muhakkak dahil etmemiz gerekiyor. Size bir kaç kolay fikir vermemi ister misiniz?

İlk olarak Uno Premium Çavdarlı ve Karabuğdaylı yumuşacık bir ekmekle sabah kahvaltısı için peynirli ve hindi fümeli tostlar hazırladım. Yanında taze demlenmiş çayla tam da hayalini kurduğumuz gibi çok lezzetliydi.

uno ekmek tost

Diyetim esnasında tanıştığım “Chia” Tohumuyla, bir ekmeğin içinde karşılaşmak hoş bir tesadüf oldu benim için… Uno Denge, Tam Buğdaylı ve Çiya Tohumlu’yu ise, sanki börek harcı hazırlar gibi, üzerine dereotu ve maydonozla karıştırdığım beyaz peynir ve labne karışımı sürerek denedim. Bunu kanepe mantığında, fırında üstünü hafif kızartarak da kullanabilirsiniz. Sabah sporumu yapıp, havuzdan döner dönmez, öğlen yemeğine kadar, şahane bir ara öğün oldu bana:)

uno tam bugdayli ekmek 1

Çok hafif sarımsaklı zeytinyağı sürerek fırına verdiğim Uno Premium Çok Tahıllı ekmek dilimleri yatağında, fesleğen ve domatesle hazırladığım, İtalyanların meşhur Bruschetta’sı mantığındaki lezzeti ise, tadına bayılan arkadaşlarıma sormalı.

Semizotu, 2 kaşık kinoa, beyaz peynir ve diğer sevdiğim malzemeleri karıştırarak hazırladığım taptaze salataya eşlik eden 1 dilim Uno Premium Tam tane tahıllı ekmekle ise, siz de benim gibi akşam yemeğinde kendinize sağlıklı, hafif ve harika bir ziyafet çekebilirsiniz:)

?code=1961854d8bfb4bc194582b93d9787f83

Özlem Süer Tasarımlarıyla Mezuniyet Balosunun Prensesi Olun

0

Dekanımıza mühendislik yemini ederek, İTÜ’den mezun olmamın üzerinden aylar-yıllar geçse de, o günkü heyecanımı daha dün gibi hatırlarım. Gündüz cüppelerin giyilip, keplerin havalara atıldığı diploma törenini, gururla karışık, bol bol mutluluk ama biraz da her gün görmeye alışkın olduğunuz okul arkadaşlarından ayrılacak olmanın verdiği hüzün de içeren değişik duygular kaplarken, bir yandan da akşamki mezuniyet balosunun heyecanı sarıp sarmalar her yanı.

dilek yeginsu ozlem suer abiye

Kabul edelim ki, o akşamı biz kızlar, erkeklerden sanki biraz daha çok önemseriz. Sabahlara kadar finallere çalışan, zar zor uyanıp sınavlara yetişen, çoğu zaman saç sakal birbirine karışmış, o en bakımsız halleriyle görmeye alıştığımız sınıfın beyleri, smokin ve takım elbiseleri içinde jilet gibi birer centilmene dönüşmüş halde belki ilk kez karşımıza çıkar çıkmasına da işte… En nihayetinde güzel ve zarif görünmek için bizim gösterdiğimiz özenin yanında onlarınki genelde daha sade kalır:)

dilek yeginsu ozlem suer 1

Unutulmaz bir mezuniyet balosu için aylar öncesinden ne giyileceği araştırılıp, ufak ufak planlar yapılarak, saç modelleri ve aksesuarlara karar vermek, işin en zevkli kısmıdır aslında. Sonuç olarak herkesin hayali, mezuniyet gibi hayatlarında dönüm noktası olacak bir dönemi, unutulmayacak bir baloda, böylesine özel bir akşamla taçlandırmaktır. O yüzden bu tarz detaylar bizler için hiç öyle aceleye gelmez ve seçimlerin son dakikaya bırakılması teklif dahi edilemez 🙂

İşte Nisan ayının ortalarına geldiğimiz bugünlerde, biliyorum ki aranızdan birileri bu gurur verici mezuniyet günü için gün sayarken, hem bir yandan artık son sınavlarına hazırlanıyor, hem de heyecanla o büyük günün gecesinde ne giyeceğini düşünüyor.

Her zaman dediğim gibi, aile, okul, iş, güç, koşturmaca arasında, dönem dönem hepimiz, zaman ve heves yoksunu olup, bazı şeylere üşenebiliyor, sonraya erteleyebiliyoruz. Ama bugün, o gün değil! Çünkü zaman azalıyor ve kızlar farkında mısınız bilmem ama sizin balo yaklaşıyor. 🙂

Size bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına, bu konuyu işin pirine bırakmak üzere, geçtiğimiz hafta, soluğu Nişantaşı’ndaki Özlem Süer House’da aldım.

dilek yeginsu ozlem suer mezuniyet

Özlem Süer, o romantizmin doruklarındaki çizgisiyle “Ben’im!” diyen, en yaratıcı Moda Tasarımcılarımızdan ve en az ülkemizde olduğu kadar dünya çapında da bilinen çok değerli bir marka…

Mezuniyet gününün o en tatlı telaşını, yıllar sonra tekrar yaşadığım “Prom Queens Day” konseptli keyif dolu gün hakkında özetle diyeceğim şudur ki: 2016 Özlem Süer Mezuniyet Koleksiyonunda Romantizm yine ön planda… Kırmızı halıda kendinizi bir “Prenses gibi” hissetmeye hazırlanın! 🙂

ozlem suer abiye dilek yeginsu
Çünkü 3-D çiçeklerin, pembelerin, taş renginin, su yeşillerinin, beyazın, çok özel ipek kumaşların, tüllerin, vintage ruhu ile tasarlandığı genç bir koleksiyon sizleri bekliyor.

Sezonun Mottosu “Vintage” olarak belirlenmiş. Kombinezon elbiseler, çizgi efektleri, omuzları açıkta bırakan dekolteleriyle, büyük volanlar, gold ve rengarenk metal ışıltılar Özlem Süer’in Mezuniyet Koleksiyonundan öne çıkan ayrıntılar…

O gün benim de Özlem Süer’in davet kostümleri koleksiyonundan seçim yapmakta zorlandığımı belirtmeme gerek yok sanırım. Pembe renginden ve 3D çiçek detaylarından ötürü çok hoşlandığım bu tasarımla styling sürecim başladı.

ozlem suer dilek yeginsu abiye

Stylingime uygun, saç ve makyaj uygulamalarını Sabit Akkaya ve NARS ekipleri gerçekleştirdi. Ardından Gaye Yön’ün kamerasından çıkan, Özlem Süer House’un büyülü atmosferinde yaptığımız iç ve dış çekimlerle, bu keyifli süreç, sizlerle de paylaşmaya heyecan duyduğum, güzel bir anı haline geldi.

Pembeden sonra, bu taş rengi muhteşem kıyafeti de giymesem aklım kalırdı. Saçlarımın kısa olması romantik kıyafetim için bir dezavantaj olmadı. Tam tersine aynı tonlarda bir taç ile daha da etkileyici bir detay yakalandığı inancındayım:)

dilek yeginsu ozlem suer

ozlem suer dilek yeginsu 1

Özlem Süer House’un yaratıcı ekibi, sizi sadece kıyafet seçmekte değil, saç, makyaj ve aksesuar önerileri ile de destekleniyor ki bence bu konu, bütünleyici olması açısından çok önemli.

Bu özel gün, Türk Eğitim Vakfı’na verilen destekle daha da anlam kazandı. Etkinliğin sonunda seçilen bir kostüm, Sevgili Özlem Süer tarafından, TEV’in son sınıf öğrencilerinden Rima Öztürk’e hediye edildi. İyi ki varsınız Özlemcim, ellerinize yüreğinize sağlık! 🙂
————————————————-

Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

Tuz Hakkında Yanlış Bildiklerimiz

1

Geçenlerde kanalları karıştırırken, televizyonda bir söyleşiye denk geldim. Konuk, bir tuz markasının genel müdürü… Normal şartlarda bir genel müdürden, ürününü öve öve bitirememesini ve herkesi bol bol kullanmaya teşvik etmesini beklersiniz değil mi? Bu bey ise, aslında günde 5g tuz kullanmamız gerekirken, ortalama 18g tuz tükettiğimizden ve bu miktarın azaltılmasının öneminden bahsediyordu. Tuzdan aldığı tadı başka hiç bir baharata değişmeyen biri olarak, daha az tuz kullanımına teşvik etmesi başta çok işime gelmese de, doğru sözlülüğü ve akıcı sohbeti kadar, bir üretici olarak, öncelikle tüketicinin sağlığını düşünmesi dikkatimi çekti ve etkilenip, sonuna kadar izledim.

efsina tuz salata

Tuza bakış açımı gösteren bir anektod anlatayım mı size? Yıllar önce bir gün, ismi lazım değil, Boğaz’a nazır teraslardan birinde bulunan, iddialı bir restaurantdayız. Masamızla ilgilenen garson sipariş aşamasında, ana yemek menüsünden, “40 Baharatlı Izgara Bonfile” için özellikle çok ısrarcı. Sanırım menüdeki en pahalı yemek olması da bu ısrarında etkili ama neyse artık. :)) Güya 40 baharatla marine edilmiş ama etin tadı o kadar yavan ki, adeta saman gibi. En nihayetinde biraz deniz tuzu ekleyerek, daha yenilecek kıvama getirdiğimi ve “40 baharat, bir araya gelseniz, bir tuz etmezsiniz” diye içimden geçirdiğimi dün gibi hatırlarım.:)

“Sağlıklı olmak istiyorsanız 3 beyazdan uzak durun” denir ve tuza da gönderme yapılır ama aslında hayatta her şeyde olduğu gibi, tuz tüketiminde de “denge” çok önemli. Fazlası nasıl kan basıncını artırarak, kalp ve damar sağlığını etkileyen ve böbek yetersizliğini tetikleyen pek çok soruna sebep oluyorsa, eksik kullanımının da pek çok zararı var maalesef.
 
Tansiyonum Yerlerde… Bayıldım Bayılazaimm!:)

Mesela benim gibi düşük tansiyonlu birisi, olur da tuzu tamamen hayatından çıkarırsa, bütün gün leyla gibi gezerek, orada burada ayılıp bayılırdı herhalde. Bakınız şu anda bile tansiyonum nasıl da yerlerde:)

efsina tuz dusuk tansiyon 1

Hemen soluğu mutfakta aldım. Ayran yapmaya bile halim olmadığı için, direkt yoğurdun üzerine biraz tuz dökerek, iki kaşık alıp, şöyle bi’ kendime geldim, ekranı tekrar net görmeye başladım valla 🙂

efsina tuz dusuk tansiyon
 
Tuz İçin “Vücudun Dinamosu” Derken? 🙂

Lisedeyken Fizik dersini hiç sevmezdim ama, mekanik enerjiyi, elektrik enerjisine çeviren “dinamo” konusu nedense aklımda kalmış. Bir unutulmayacak klasik bilgi de, vücudumuzun yüzde 75’inin su olmasıdır sanırım. Ne ilginçtir ki, “su” hücre zarından içeri girerken, bildiğimiz anlamda elektrik enerjisi üretir. Ama suyun hücreden içeri girebilmesi için bile tuza ihtiyacı var. Eh öyleyse tuz için de, bir çeşit “vücudumuzun dinamosu” desek yalan olmaz sanki? 🙂 Özellikle beynin ve sinir sisteminin temel enerji kaynağının böyle sağlandığını düşünürsek, tuzun dengeli kullanılmasının önemini daha iyi anlarız sanırım.

Su ve Mineral Dengesi Neden Hayati Önem Taşıyor?

Hele de Yaz aylarında yaşanan aşırı sıcaklarda, vücudun su ve mineral dengesinin iyi korunması şart. Çünkü terlemeyle birlikte insan, normalin çok daha üstünde bir su ve tuz kaybı yaşıyor.

Herhangi bir sebeple gelişen diyare (nam-ı diğer “cır-cır” yahu) durumunda da, bu tarz kontrolsüz bir kayıp yaşandığı için, kanın sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması ve bu sayede sinir sistemimizin düzgün çalışması için, aman, siz, siz olun, hastanelik olmak istemiyorsanız, bu kaybedilen su ve tuzu vücuda geç kalmadan geri kazandırmayı ihmal etmeyin derim. Çünkü dengeli kullanılan tuz, aslında hayat kurtaran bir mineral aynı zamanda…

Hamile ve emziren kadınlar için bu konu daha da önemli. Çünkü bu tarz bir sıvı ve tuz kaybı yaşamaları, bebeğin normal büyümesinde ve sinir sisteminin gelişmesinde önemli rol oynayan iyot eksikliğini de beraberinde getiriyor.

Rafine Edilmiş ve Edilmemiş Tuz Farkı Önemli mi?
 
Tabi burada rafine işleminden geçirilecek diye çok yüksek sıcaklıklarda buharlaştırıldığından, yararlı minerallerin hepsinin uçup gittiği ve içinde Sodyum dışında hiç bir şey kalmayan değersiz tuzlardan bahsetmiyorum. Rafine edilmemiş, doğal ve saf tuz kullanıldığında vücut için gerekli bu mineraller en iyi şekilde tuzdan alınabiliyormuş.

efsina tuz yumurta

Bir de iyot konusu var ki, kendisi beyin ve sinir sisteminin normal büyüme ve gelişmesi, vücut ısısı ve enerjisinin devamı için gereken tiroit hormonlarının en önemli bileşenlerinden biri. Yetersiz kullanıldığı durumlarda, iyot eksikliği, guatrdan, zeka geriliğine kadar bir çok hastalığı tetikliyor.

Özellikle Gebelikte Su-Tuz ve İyot Konusu

Özellikle hamilelerde iyot eksikliği olması, Allah göstermesin ama erken doğum ve düşük riskine ve hatta bebekte zeka geriliği ve cücelik gibi sonuçlara sebep olabiliyormuş. Vücudun iyot ihtiyacını en kolay karşılayabileceği madde tuz olduğundan, gebelikte iyotlu tuz kullanımına, büyük önem veren Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü projeler sayesinde toplumda sağlanan bilinçle, bu konuda eskiye oranla, oldukça sevindirici gelişmeler yaşandığını öğrendim.

Tabi ki siz özel sağlık durumunuza bağlı olarak, doktorunuzun tavsiyesine göre sodyumu azaltılmış tuz veya iyotsuz tuz da tüketebilirsiniz. Bu tercih için sağlığınıza uygun olması ve tüketim ihtiyacınıza doğrudan cevap vermesi en önemli faktör olmalı.

Efsina ile Tanışmam

Tuz konusunda merak ettiğim konuları araştırıp, daha da bilinçlenmeme yol açan bir televizyon programından nerelere geldim bakar mısınız? 🙂 Sonrasında tabi ki konuk markayı da araştırdım. Normalde isim ezberleme konusunda hafızası bir balıktan bile kötü olan ben, ismini; doğanın koruyucusu, iyilik perisi “Efsina”dan alıdıkları için, hatırlamakta hiç de zorlanmadım hayret! 🙂

Sunum Şekli Çok Çok İyi

Bir sonraki market alışverişimde hemen tuz reyonuna uğrayıp, Efsina ürünleriyle tanıştım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ambalaj kalitesi ve kullanım kolaylığı sağlayan şık sunumlarından çok etkilendim. İlk izlenimim bayağı iyi oldu anlayacağınız 🙂

efsina tuz dogal organik

Yıllardır market raflarında, patlamış, delinmiş, tasarım özürlü, tozlu plastik poşetler içinde, etrafa saçılmış tuz paketlerinden biraz gına gelmiş bana sanırım. Bu konudan muzdarip bir tüketici olarak, raftan alıp sofrada kullanabilecek şıklıkta bir ürün tasarlayacaklarını ve seramik değirmenli sağlıklı cam şişede sunacaklarını, baştan bilsem, yıllardır pahalı diye satın almaya kıyamadığım ama kırmızısına vurulup, sonunda dayanamadığım şu ahşap değirmeni de almazdım yani 🙂 Neyse artık, süs görevi görür o da kenarda…

Rafine Edilmemiş, Doğal ve Saf Tuz: Efsina

Doğal ve saf olması, yani, içinde sağlığımızı tehlikeye atacak hiçbir katkı maddesi kullanılmıyor olması, tercih sebeplerimden biri olan Efsina’nın sofrada öğütme Deniz tuzu, Kaya tuzu, Himalaya tuzu ve baharat çeşnili Himalaya tuzu gibi çok sayıda çeşidinin farklı ebat ve ambalajlarına rastladım ve denemek için her birinden seçip, beğendim aldım. Karton kutudakiler kadar, bu öğütücülü cam şişeler de hoşuma gitti, bu sayede, bittikçe tekrar tekrar kullanırım dedim. Zaten öyle kaliteli ki, aklı olan, hayatta atmaya kıyamaz.:)

balkabagi corbasi tarifi 9

Tuz deyince hep “Tuz Gölü” canlanır gözümün önünde. Küçükken şaka olsun diye Türkiye’nin göllerini şöyle sayardık: Van Gölü, Tuz Gölü, “Triz” Gölü. Çocuk aklımızla İngilizce’deki 1-2-3 anlamında hani? :)) İşin komiği ben hala gülüyorum bu berbat espriye 🙂

Himalaya Tuzunun Farkı Var mı?

Konu tuz olunca, bu aralar iyice popüler olan ve bi’ nevi Steakhouse restaurantlarıyla hayatımıza giren Himalaya Tuzlarını da unutmamak lazım. Bu tuz vücudumuzda bulunan tüm elementler yanında, yeryüzünde bulunan 84 ayrı minerali de bünyesinde barındırmasıyla, aslında mineral zenginliği açısından rafine edilmemiş kaya tuzu ve deniz tuzuyla eşdeğer ve lezzet olarak farksız olmasına karşın, hücre zarından geçebilen tek ürün olmasıyla onlardan biraz daha üstün kabul ediliyor.

efsina gurme tuz

Baharatlı Tuz Fikri Süpermiş

Efsina, toplumdaki tuz alışkanlığını azaltmak için baharatlı tuz da üretmiş. Tane baharatlar ve doğal Himalaya tuzu ile harmanladıkları şu gurme ürünü, görüp de bayılmamak mümkün değil. Yemek ve ızgara çeşitlerinde seramik değirmenli sistemi ve cam şişesi sayesinde, öğütülerek kullanması çok kolay. Söylememe gerek yok herhalde, kapağını açar açmaz mis gibi koktuğunu tahmin edersiniz.

Gizli Tuz Kaynaklarına Aman Dikkat!

Yazımın sonuna gelirken, sizden ricam hazır gıdalarla ve yiyeceklerle ister istemez maruz kaldığımız o tehlikeli tuz kaynaklarına karşı da dikkatli olmanız.Gizli tuz” dediğimiz “sodyum” ihtiva eden şeyler arasında neler var bir üzerinden geçelim mi beraber? Süt, asitli içecekler, gazoz, meyve suyu, maden suyu, peynir, yoğurt, dereotu, bezelye, salam, sosis, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünleri, turşu, zeytin, hazır çorbalar, hazır salça, konserveler, paketli et ürünleri, cips, bisküvi vs gibi hazır gıdalar, yemeklere tat versin diye eklenen bulyonlar ve daha neler neler…

Haydi var mısınız? Gelin ve bugünden itibaren, gizli tuz kaynaklarından mümkün olduğunca uzak duralım ve vücudumuzun minimumda olan sağlıklı tuz ihtiyacını da doğal, saf ve rafine edilmemiş kaliteli ürünlerle giderelim.

“Gel Talk Show Yapalım”da Geveze’nin Konuğuydum

0

Dile kolay 25 senedir Türkiye’nin en eski ve en başarılı radyo programcılarından olan canım dostum Geveze, youtube kanalında talk show programına başlar ve beni davet eder de, ben katılmaz mıyım? “Dur bakalım konsept nasılmış?” diye Sevgili Şeyla Halis ve Bekir Çiçekdemir ile çektikleri ilk programı izlediğimde, Koray ve Sinan’ın sohbete balıklama dalmalarına şahit olup, özellikle de Koray’ın çılgın kahkahalarını duyduktan sonra, nasıl bir cesaretse benimki artık, bu deli dolu ekiple, geçtiğimiz hafta bir akşam, stüdyoda bir araya geldik.
geveze-show-usengec-sef-koray-sinan-talk-show

Sabahları özellikle işine, okuluna gitmek üzere erkenden yollara düşenlerimiz, Geveze’nin Virgin Radio’daki showlarını iyi bilirler. Birbirinden iyi ve popüler şarkılara yer vermesi kadar, güncel olayları ve kadın-erkek ilişkilerini konu alan esprileriyle de, zamanın nasıl geçtiğini hissettirmeden, sabah trafiğini çekilir hale getirir sağolsun.

geveze-show-usengec-sef-koray-sinan-talk-show

Sadece sabah programlarıyla yetinmeyen ve “Sohbetine doyamıyoruz” diye isyan edenler için Geveze harika bir formül bulmuş ve youtube kanalında “Gel Talk show yapalım” isminde bir program çekmeye başlamış. Bununla da yetinmemiş, yanına ekürileri Sinan ve Koray’ı da alarak, çılgınlık abidesi bir ekip oluşturmuşlar.
Anlatmakla olmaz ki… Görmeniz lazım! Ah o Sinan Bey ne kadar hazaa beyefendiyse, Koray da bir o kadar cazgır ve renkli bir karakter. Güzel Türkçemizin elastikiyetinden istifade ederek yaptığı kelime oyunlarıyla, sohbetin her anında hepsinin de kıvrak zekaları her daim iş başında…
geveze-show-usengec-sef-koray-sinan-talkshow-dilek-yeginsu

Benimle uğraşmaları kadar, birbirleriyle atışmaları ve arada eşime de göndermeler yapmaları çok eğlenceliydi. Müthiş keyifli bir sohbet oldu. “Koray’ın hala kulaklarımda çınlayan kahkahaları, bir ara uzaydan bile duyulmuş olabilir” diyeceğim, programı henüz izlemeyenleriniz abarttığımı zannedecek. İzledikten sonra bir daha konuşalım isterseniz, bakalım hak veriyor musunuz :))

Biz programı çekerken inanılmaz çok eğlendik. Umarım siz de izlerken çok eğlenirsiniz:) Aşağıdaki video açılmazsa, yayına buradan da ulaşabilirsiniz.

Bu arada Unutmadan, Sevgili Koray’a Küçük Bir Mesaj: Program boyunca bana her fırsatta “Lütfen ama beni yaz!”, “Beni yaz!” dedin durdun. İşte yazdım. Artık akıllanmışsındır ve yemeklerini, öyle kulaktan duyma tariflerle değil, benim “Adım adım resimli tariflerim”den bakarak yaparsın umarım. Hatta elinde tepsilerle dolaştığını anlattığın çarşı-pazar gezmelerinin hatrına, işte sana, üşenmek nedir bilmeyen Üşengeç Şef’den, güzel bir Karnıyarık Yemeği Tarifi… Haydi şimdiden afiyet olsun 🙂

————————————————-

Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

“Batman v Superman – Adaletin Şafağı” Filmine Gidilmeli

0

Kostümlü halimden de göreceğiniz gibi, eskiden kendini uzun yıllar “Supergirl” zanneden biri olarak, “kuzenim” Superman’in filmi, vizyona girerse ve bir de üzerine, Batman’le karşı karşıya geleceklerini duyarsam, tabi ki de, ilk akşamından hemen sinemaya koşar, ikisini barıştırmaya çalışırım. Hem, ben dururken, Wonder Woman da kimmiş! :))

superman-supergirl-batman-film-sinema-usengec-sef

Ne yaptım ettim, aldım gençleri karşıma. Dedim “Yahu nedir alıp veremediğiniz?” Neyse ki biraz makul konuşunca, ikisi de durumu anladı, aklıllarını başlarına topladı ve bir daha olmayacak diye söz verdi:)

usengec-sef-supergirl-superman-batman-sinema

İşin şakası bir yana, evet senaryoda gereksiz uzatmalar, anlamsız sahneler var ve film çok karanlık çekilmiş olabilir ama sonuçta biz bu harika çizgi romanlarla büyüdük. En nihayetinde bir dönemimize damga vuran süper kahramanlar söz konusu… Hele de hikaye öylesine bir görsel şölenle sunuluyor ki, ilk kez iki DC karakteri beyaz perdede bir araya gelmişse, bence kesinlikle izlenmeyi hak eden bir film olmuş.Başındaki hepimizin ezbere bildiği için artık azcık “öğhk” gelen sahnelere veya çok eleştirildiği gibi, Batman’i canlandıran Ben Affleck’in tombik yanaklı, boyunsuz veya biraz yaşlı görünmesine takılmayın siz! Belli ki adamcağız Jennifer Garnier’den ayrılınca, günde 4 çeşit yemek yapan hanımının mis gibi elleriyle hazırladığı yemeklerden ve düzenli hayattan uzak kalınca, bekar hayatı ve fast food ona pek yaramamış. Peki ya Wonder Woman’ın eski mankenlerden Eyşan Özhim’e benzerliğine ne demeli? Superman’in yeni kostümünün de renklerini ve dokusunu çok beğendim, pelerin kısmı şart değil ama taytından bir tane de kendime sipariş vermek isterdim. O derece! 🙂

usengec-sef-supergirl-superman-batman-sinema

Bu arada filmin ana sponsoru olan Turkish Airlines’ın reklam kampanyalarında geçen Gotham ve Metropolis’i gerçek zannedip, bu şehirlere bilet almaya çalışanların olduğunu duydunuz mu? Şaka gibi değil mi ama? 🙂

Filme girmeden önce attığım snaplerden oluşan videoma geçmeden önce, unutmadan size de sormak istiyorum. Siz kimi daha çok seviyorsunuz? Superman’i mi Batman’i mi?  🙂 Bu arada unutmadan takipleşelim. Snapchat hesabım: Usengecsefiniz


————————————————-
Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım

0

Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fposter yatay pe 20162702021424698

İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.

Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.

Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.

Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.

Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.

Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.

Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!

P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım.
https://www.agizbakimuzmani.com/

#ipanaperfection #gülüşünügöster

İçerik Kaynak: https://kokoshgirl.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Yemeklik Biber Nasıl Kolayca Küp Küp Doğranır?

0

Biliyorsunuz ki, sebze kullanılan yemeklerin ön hazırlık aşamasında genellikle istediğimiz sebzeleri yıkayıp, dilimleyip, istediğimiz boyutlara getirmemiz gerekiyor. Daha önce Yemeklik Soğan ve Yemeklik Domates hazırlıklarını anlatmıştım. Yemeklik biber hazırlamak için yapılması gerekenleri yazayım da, lazım olduğunda kolayca ulaşın istedim. Çok sık lazım olacağı için, haydi şimdi de biberler nasıl kolayca küp küp doğranırmış, görelim birlikte:)
yemeklik-biber-nasil-dogranir-tarif

İlk olarak Çarliston Biberlerden başlıyorum.

IMG 0212

Yıkadığım biberlerin, kafa kısmını kesip, bıçak yardımıyşa ortasından diklemesine ikiye ayırarak, içlerindeki çekirdekleri ve beyaz kısımları temizliyorum.

IMG 0213

IMG 0217

IMG 0219

Şimdi aynı işlemi Kırmızı Biber için de yapıyorum.
IMG 0220

Yıkadıktan sonra, kafa kısmını kesip, boylamasına ortasından ikiye ayırarak, onun da içini temizliyorum.

IMG 0221

yemeklik-biber-nasil-dogranir-tarif

yemeklik-biber-nasil-dogranir-tarif

Hem yeşil, hem kırmızı biberleri fotoğraftaki önce yarım santimlik dilimler halinde kesiyorum.
IMG 0224

IMG 0225

Sonra yan çevirip, tekrar aynı işlemi uyguladığımda, fotoğraftaki gibi küp küp oluyorlar.
IMG 0229
İşte bu kadar basit 🙂

yemeklik-biber-nasil-dogranir-tarif

yemeklik-biber-nasil-dogranir-tarif

Shangri La Istanbul’da Gerçekleşen Çin Yeni Yılı Davetinden

4

Geçtiğimiz hafta Shangri-La Istanbul’da, Çin’in geleneksel bahar festivali olarak kabul edilen Çin Yeni Yılı’nı kutlamak üzere, Genel Müdür Vito Romeo tarafından düzenlenen davetteydik. Ateş elementinin sembolü olan kırmızı renk temasıyla kutlanan gecede tüm davetlilerden, mümkünse kıyafetlerinde kırmızı renk bulundurmaları rica edilmişti.

shangri-la-dilek-yeginsu-usengec-sef-davet-cemiyet-hayati

Bünyesinde toplam 92 otel yer alan Shangri-La Hotels and Resorts’un, Avrupa’da sadece Paris ve İstanbul’da bulunan ve Uzak Doğu şıklığıyla göz kamaştıran bu 5 yıldızlı otelinin içinde, Çin’in güney bölgesine özgü, otantik Kanton kültürünü ve mutfağını tema edinmiş Çin restoranı Shang Palace’da verilen davete; iş, sanat ve cemiyet hayatından pek çok ünlü isim katıldı.

shangri-la-dilek-yeginsu-usengec-sef-davet-cemiyet-hayati

Davet öncesinde eşimle kahvelerimizi yudumladığımız Loby Lounge’ın insanın içini açan, huzur veren ambiyansında, yaptığımız çekimden, beğeneceğinizi umduğum bu keyifli kareler çıktı.

shangri-la-dilek-yeginsu-usengec-sef-davet-cemiyet-hayati
Sonrasında Çin kültürü ile özdeşleşen devasa büyüklükteki turuncu aslan maskotları, özel dans seromonilerini yaparak, yanımıza geldiler.
shangri-la-cin-yeni-yil-kanton-shang-palace-cin-aslan
Ay takvimine göre her yıl, yeni ay gününde kutlanan Çin’in bu en önemli bayramı Çin Yeni Yılı, Şubat ayı boyunca geleneksel etkinlikler eşliğinde kutlanıyor. Her sene farklı bir hayvanı temsil eden Çin Yeni Yılı, bu yıl “Maymun Yılı” olarak adlandırılıyor.

shangri-la-cin-yeni-yil-kanton-shang-palace

Davet, daha sonra Shang Palace Restaurant’daki özel Çin Yemeği menüsünün tadımıyla devam etti.
shangri-la-metin-suerkan-ozlem-suer-dilek-yeginsu

Yemek sırasında ünlü astrolog Şebnur Kuran, çakra ve auro analizi ile konuklara Maymun Yılına özgü taş ve renk tavsiyelerinde bulundu. Benim için de sarı renkli “Citrone” doğal taşını üzerimde bulundurmam gerektiği tavsiyesini verdi ve sağlığımla ilgili pek çok şeyi bilmesiyle açıkcası beni bayağı şaşırttı. Bazı tavsiyelerde de bulundu ve bütün gece güler yüzüyle ve pozitif kişiliğiyle, davete katılan herkesle tek tek ilgilendi.

Çinli Şef Bing Li ve ekibi’nin hazırladığı bu Çin Yeni Yılı özel menüsünde, toplam 11 course yemek bulunuyor. Tavuklu Mısır çorbasıyla başlayan bu serüven, salatayla devam ediyor.

shangri-la-cin-yeni-yil-kanton-shang-palace-corba

Özel ve anlamlı bir de hikayesi olan “Lo Hei Salatası”, aynı zamanda yine Şef’in tasarladığı “signature dish” olmasıyla da öne çıkıyor.

Öğrendiğime göre Çin kültüründe yeni yılda tüm aile bireyleri bir araya toplanıp, büyük bir Lo Hei Salatası yapıp, hep beraber dilek dileyerek bu salatayı karıştırırlar ve bunun kendilerine iyilik ve güzellik getireceğine inanırlarmış.

shangri-la-cin-yeni-yil-shang-palace-ordek-somon

Hatta çok renkten oluşan bu salatadaki renklerin, hayatın zenginlikleri, iyi ve kötü yanları gibi hep bir arada olmayı temsil ettiğini düşünüp, hepsini kaynaştırıp, hepsinin üstesinden gelebileceklerini düşünürlermiş. İçinde salatalık, havuç, kırmızı biber, turp, en altında ananas, üstünde sashimi ve yanında da corn flakes bulunan bu salata, geleneğe uygun olarak tahin sosla karıştırılarak tabaklara servis ediliyor. Karıştırılırken yüksek sesle dilekler dileniyor:)

shangri-la-cin-yeni-yil-karides-shang-palace
Çıtır ördek, kuşkonmazlı karides, Çin mantısı, Sichuan bonfile ve Dil balığı, geceden damakta iz bırakan diğer lezzetler oldu.

shangri-la-cin-yeni-yil-kanton-shang-palace
Son olarak, Çin Yeni Yılı özel menüsün Mart sonuna kadar sunulacağını da ekleyeyim.

O zaman herkese Xīnnián hǎo!
(Okunuşu: Sen-nin haow)
Kantonezce Yeni Yılınızı kutladım:)

 

Ayşe Tolga’nın İyi Yaşam Sırları Yeni Kitabı “İyilik Sende”de

0

Geçtiğimiz hafta Sevgili arkadaşım Ayşe Tolga’nın en yeni kitabı “İyilik Sende”nin, Central Nişantaşı’nda gerçekleşen lansman davetindeydim. Kendisi o kadar çok yönlü bir insan ki, belki bir kısmınız onu sadece TV’deki dizilerinden tanıyor olabilirsiniz (ki şu anda Seksenler’de oynuyor), bazılarınız aromaterapi markası “Aisha” ürünleriyle veya eğitim, beslenme ve egzersiz koçluğu yönüyle… Bugün ise tüm bu “İyi yaşam” üzerine kurulu formasyonunun bir sentezi olarak ortaya çıkardığı yepyeni eseri ve “Yazarlık” yönüyle karşımızda. 🙂
ayse-tolga-kitap-iyilik-sende-usengec-sef-dilek-yeginsu

Yıllar önce henüz 20’lerinin başındayken, her zaman bendeki yeri çok ayrı olan bayıldığım sanatçı Perran Kutman’ın kızını oynadığı “Şehnaz Tango”yla girdi hayatıma Sevgili Ayşe Tolga.

O gün bugündür devamlı ekran önünde olmasının yanında, fiziksel olduğu kadar ruhsal ve zihinsel, sağlık ve güzellik yolunda attığı adımlarla da, her zaman takdir ettiğim Sevgili Ayşe, imza attığı kaliteli işlerine o gün bir yenisini daha ekledi.

“Ruhunuzu ısıtacak iyilik reçeteleri” sloganıyla tanımladığı “İyilik Sende” kitabı Destek yayınlarından çıktı ve baskıları tükendikçe, yenileri raflarda yerlerini alıyor. Kitabın ilk baskısının tüm gelirinin, eğitim imkanı olmayan üniversiteli kızlara, fonlarıyla eğitim desteği sağlayan Üniversiteli Kadınlar Derneği’ne bağışlanması da ayrıca takdire şayan…

ayse-tolga-usengec-sef-seksenler-iyilik-sende

Beni Snapchat’te “Usengecsefiniz” hesabından takip edenleriniz, o gün kitabın içeriği ile ilgili yaptığım canlı yayınları taze taze izleme şansına sahip oldu. Snapchat’i henüz keşfedememiş olanlarınız için ise “Snapchat Nedir? Nasıl Kullanılır?” başlıklı yazıma tıklamalarını öneririm. Merak etmeyin, kaçıranlarını düşünerek, kısa snaplerimi, youtube kanalıma da yükledim ve hemen abone olmayı unutmazsanız bu ve bunun gibi pek çok faydalı ve eğlenceli yayınlarımı izleme imkanı bulabileceksiniz:)

Ayşe Tolga kitabı için “Kendimle nasıl ilgilendiğimi, bedensel ve zihinsel şifa sistemlerini araştırdıkça, sağlıklı yaşamanın yediğim yiyeceklerden, uyku düzenime, kullandığım kozmetiklerden giyeceklerime kadar bir tercih değil, “hayat tarzı” olması gerektiğini anladım. Bunları uyguladıkça, kendimi bedenen ve ruhen ne kadar iyi hissettiğimi deneyimledim. İşte bu kitapta, bu zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak iyi olmanın, uzunca bir süredir kendimde uyguladığım ipuçlarını sizlerle de paylaşıyorum” diyor.

ayse-tolga-usengec-sef-arda-turkmen-iyilik-sende

Arda Türkmen’in yeni mekanı Central Nişantaşı’nda gerçekleşen davette, kitabın sunumu da içeriğine yakışır saflık ve güzellikteki bu zarif çiçeklerle beraber yapıldı.
ayse-tolga-usengec-sef-mor-cicek-iyilik-sende

Ayşe’nin 270 sayfalık yeni kitabını, akşam hemen yatağımın baş ucuma koydum. İlk akşamdan en azından bi’ 100 sayfasını bitiririm diye düşünüyordum ki, hiç de öyle olmadı. Kitap öyle hızlı hızlı okunup geçilecek gibi değil, üzerine düşünülerek sindirilmesi gereken kaliteli bilgilerle dolu. İyilikler üzerine kurulmuş hayat tarzını yansıtmış bir ayna gibi… Tabi, almasını bilene!Fazla kilodan, selülite, kronik yorgunluktan, ne yapsanız yapın, dinmek bilmeyen ağrılara, uyku sorunundan, sivilcilere kadar yaşadığımız tüm bedensel sağlık sorunları kadar, stres, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal ve zihinsel sıkıntıların da çözümüne yönelik, bilimselliği kanıtlanmış, çok etkili ve pratik tarifleri sunduğu bu kitap kitaplığıma kaldırılmadan önce, daha uzun süre elimden düşmez gibi görünüyor.

Ellerine sağlık Ayşecim, hayırlı uğurlu olsun 🙂

————————————————-

Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Eğer gün içinde nerelerde bulunduğumu ve neler yaptığımı merak ediyorsanız da beni Snapchat‘te “Usengecsefiniz” hesabından takibe alabilirsiniz. “Snapchat kullanmayı henüz öğrenemedim ki ama ben” derseniz, onu da adım adım anlattım. İşte tam da burada🙂

Spor Yapmak Lüks Değil, Bir Alışkanlık Olmalı!

0

Belki daha önce hiç spor yapmadınız, belki başlayıp bıraktınız… Belki de, sporun bir lüks olduğunu düşünüyorsunuz. Sizi rahatlatarak başlayayım: Spor, kesinlikle bir lüks değil. Doğru spor türünü seçerseniz, çok pahalı malzemeler almanıza gerek yok. Bütçenizin rahatça karşılayabileceği miktarlarla, dilediğiniz spora başlamak mümkün. Spor herkes için bir zorunluluk ve bu durum geliriniz ile sosyal statünüzden etkilenmiyor: Vücudunuz, egzersize ihtiyaç duyuyor. Peki, ilk defa başlayacak olanlar için en uygun sporlar hangileri? Bir soru daha: Zaten spor yapıyor ve başka bir spor türünü de denemek istiyorsanız, hangisini seçmelisiniz? Sizler için her iki sorunun cevabını da içeren bir liste hazırladım.

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fchaussures a50 20162203120943713

Outdoor Sporları : Hem doğayla baş başa olmak ve hem de spor yapmak için en uygun çözüm, outdoor sporları. Doğa yürüyüşü yapmak için hiçbir malzemeye ihtiyacınız yok; doğanın kendisinden başka! Sadece rotanızı belirlemeniz yeterli, sonrasında her anı keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor. Rahat edebilmek ve daha da uzun yürüyebilmek için, trekking ayakkabısı kullanmanızı tavsiye ederim. Bildiğiniz bölgelerde başlayıp, deneyim kazandıkça aynı sporu yapan gruplara katılmanızı öneririm. Outdoor sporları ve doğa yürüyüşü, aynı zamanda sosyalleşmenizi de sağlıyor.

Kimlere Hitap Ediyor?

– Yeni Başlayanlara

Malzeme İhtiyacı

– Outdoor Ayakkabı

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fz8d4325 bisikle 20162103122041734

• Bisiklet : Bisiklet modelleri sadece çocuklar için değil, büyüklere de hitap ediyor. En az koşu kadar kolay ve faydalı bir spor olan bisiklet, kalça ve bacaklarınızı başka hiçbir spor türünün yapamayacağı ölçüde çalıştırıyor ve biçime sokuyor. Üstelik farklı bisiklet modelleri sayesinde, istediğiniz her yerde bu sporu yapabilmeniz mümkün. İster bir dağ bisikleti alın ve kendinizi doğaya bırakın, isterseniz de işe gidip gelirken kullanın – bisiklet, sizi otomobillere ve toplu taşımaya mahkûm olmaktan kurtarıyor!

Kimlere Hitap Ediyor?

-Yeni Başlayanlara

– Başka bir spor denemek isteyenlere

Malzeme İhtiyacı: Dağ Bisikleti

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fkalenji 12 05 2 20162203101925590

• Koşu : Koşmanın faydaları saymakla bitmiyor: Vücudunuzu forma sokuyor, kan basıncınızı düzenliyor, akciğer kapasitenizi artırıyor ve özellikle kalça bölgesindeki inatçı yağları kolayca eritiyor. Üstelik herkes kolayca yapabiliyor: Koşu, yediden yetmişe tüm yaş gruplarına hitap ediyor. İhtiyacınız olan tek malzeme sağlam bir ayakkabı ve mümkünse düz bir zemin – rahat edebilmeniz için, koşu ayakkabısı kullanmanızı öneririm. Yavaş bir tempoda başlayıp, zaman geçtikçe hem hızınızı ve hem de mesafenizi artırın, etkilerini görmeye hemen başlayacaksınız.

Kimlere Hitap Ediyor?

– Yeni Başlayanlara

Malzeme İhtiyacı: Koşu Ayakkabısı

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fphoto 6 8351886 20162203120819853

• Fitness : Adını şimdiye kadar çokça duyduğunuz fitness, aslında hiç de karmaşık bir spor değil. Fit vücut sahibi olmak için en uygun spor olan fitness, sizden başka neredeyse hiçbir malzemeye ihtiyaç duymuyor! Rahat hissedilen bir şeyler giymek, Fitness hareketlerine başlamak için yeterli. Fitness hareketleri çeşitli ve diğer pek çok spor türünden esinleniyor; örneğin şınav çekip 100 metre koşmak, squat hareketleri yapmak ve hatta sadece basit bir yürüyüş dahi fitness içerisinde değerlendirilebiliyor. Kısacası, daha sağlıklı ve daha fit bir vücut için yapılabilecek tüm hareketler, fitness sporu bünyesine giriyor.

Kimlere Hitap Ediyor?

– Yeni Başlayanlara

Malzeme İhtiyacı: Fitness tişörtü 

proxy?url=http%3A%2F%2Fmedia.boomads.com%2Fimages%2Foffer%2Fkipsta key new 20162103122109268

• Futbol : Futbol sporunu tanıtmaya gerek yok, ülkemizde zaten yeterince tanınıyor ve seviliyor. Sanılanın aksine sadece bacakları çalıştıran bir spor değil bu; futbol sırasında vücudun tamamı çalışıyor ve şekle giriyor. Belki şaşıracaksınız ama, mekik çekerek bir türlü kurtulamadığınız göbeğinize futbol sayesinde elveda deyip, “six-pack” denen karın kaslarına bile sahip olabilirsiniz! Futbol, yapılması çok kolay bir spor, zira neredeyse hiçbir ön şart gerektirmiyor. İhtiyacınız olan futbol malzemeleri, sadece bir adet meşin toptan (ve biraz açık alandan) ibaret. Eşofmanlarınızı giymeyi de unutmayın! Ustalaştıkça, krampon, tekmelik ve baldırlık gibi diğer futbol malzemeleri de işin içine girecek elbette – ama başlamak için bir top dışında hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Halı sahada oynuyorsanız, krampon yerine halı saha ayakkabısı kullanmanızı tavsiye ederim.)

Kimlere Hitap Ediyor?

– Yeni Başlayanlara

– Başka bir spor denemek isteyenler

Malzeme İhtiyacı: Top, Krampon

Peki, gerek bu sporlar, gerekse de diğerleri için ihtiyaç duyacağınız malzemeleri nereden almalı? Decathlon işte tam da bu noktada devreye giriyor. Avantajlı fiyatları ve uygun alışveriş koşulları, tüm mağazalarında ve web sitelerinde sizleri bekliyor!

Bir boomads advertorial içeriğidir.