
Güneşin “yüz görümlüğü” bekler gibi, kendini ara ara gösterdiği sisli puslu bir Pazar Günü’nden herkese Merhaba:)
Hafta içi okul, iş-güç derken, sabahın erken saatlerinde kalkıldığı için, Pazar günleri; saat alarmı çalması stresi yaşamadan, canımızın istediği saate kadar horul horul uyuyup, sonrasında da, koşuşturma olmadan, öğleye doğru saatlerde hep birlikte yapılan aile kahvaltılarının, tadına doyum olmaz bence…
Geçen yaz, ailemin yazlıklarının bulunduğu yalının balkonunda, bizim için hazırlanan, muhteşem deniz manzaralı Brunch’tan bir kaç resim buldum az önce… Annemin bol malzemeli Keki ve Peynir, Maydanoz,Sosis ve Yumurtayla hazırladığı enfes Kanepeler… Of! Olsa ne yenirdi ama şimdi:)
İngilizce’deki “Breakfast” (Kahvaltı) ve “Lunch” (Öğle Yemeği) kelimelerinin birleşiminden oluşan ve “Geç Kahvaltı” anlamına gelen “Brunch” terimi, artık dilimize de oldukça girdi…
Şahsen, bu çok değerli Brunchları, hafta içi yoğun çalışan bireyler olarak, “bir Pazar kahvaltısı keyfimiz var” diye birazcıcık kendimizi şımartmak adına, dışarıda yapmayı tercih edenlerdenim. Bununla beraber, geçenlerde aile bireyleri ve yakın dostlarımızı ağırladığımız eğlenceli bir “Evde Brunch” etkinliğimiz var ki, bahsetmeden geçmek olmaz:)
Üşengeç olmadığım zamanlarda, ayıptır söylemesi ama fırtına gibi eserek, tek başıma harika işler çıkarmamla meşhurumdur:) Her şeyim düzenli ve bir plan program dahilinde tüm detaylarına kadar önceden hesaplıdır.
Örneğin bir Pazar Brunch’ı daveti mi veriyoruz? Yok öyle “Bi yarım saat-1 saat erken kalkar, çayı koyarken, marketi de arayıp göndertirim eksikleri. Sonra zaten Allah ne verdiyse koyarız ortaya.. Misafir de yabancı değil zaten, ayıp olmaz, yardım ederler, hep birlikte hazırlarız masayı ne olacak yani?” demek!
Benim sistemimde; bir gün öncesinden “gerekli olabilecek tüm malzemelerin listelenmiş, gidip tek tek en tazelerinin ve en iyilerinin alınmış ve dolaba yerleştirilmiş” olması şarttır. (Ekmek, simit vs. gibi günlük ve taptaze alınması gereken şeyler hariç tabi:)
Mümkünse ikram etmeyi planladığım meşakkatli yemeklerin ön hazırlıklarını da bir gece öncesinden yapar, hatta masa düzenimin alt yapısını da gece yatmadan önce, en son iş olarak tamamlayıp, ancak öyle rahatça uyuyabilirim. Yoksa rüyamda sabaha kadar, o sofrayı kurmak için bin bir zorlukla boğuşur dururum ve yatmadan önce olduğumdan da yorgun kalkabilirim. Bu da benim karakterim işte… Risk almayı ve işimi son dakikaya bırakmayı sevmiyorum ve açıkçası prensip sahibi olmaktan çok memnunum, ne diyeyim? 🙂
Bu sefer de aynen planladığım gibi bir gün öncesinden gurme marketten tek tek seçip, gerekli her şeyi alıp geldik. Güzel bir Su Böreği yapmak istediğim için günlük yufkamı da Yukfacı’dan ısmarlamıştım bile.
Geceden böreğimin tüm aşamalarını tamamlayıp, sadece yaklaşık 1 saat tutacak pişirme kısmına kadar her şeyini hazırladım ve streç filmle, hiç hava almayacak şekilde sarıp sarmaladıktan sonra dolaba kaldırdım. Sonra da salondaki masanın alt yapısını hazırlayıp, nihayet uyudum. İşte şimdi değmeyin keyfime:)
>
Normalde 7 yumurta ile filan yapıldığından, kolesterol patlaması yaratacağı için yapmayı istemediğim Su Böreğinin, az yumurtayla yapılan bu kolay tarifini geçenlerde sizinle adım adım fotoğraflı ve basit anlatımıyla paylaşmıştım. Arzu edenleriniz için o tarif işte burada.
Sabah da, gelmeleri için sözleştiğimiz saatten yaklaşık 1 saat kadar önce kalkıp, böreği fırına koyup, masanın son şeklini adım adım verirken, biricik Eşim de en sevdiği şey olan Peynir ve şarküteri ürünleri tabağının hazırlanması konusunda hünerlerini ortaya koydu.
Fotoğraf değil de, Hollanda’dan Gouda, Edam ve Füme Peyniri yanında, Eski kaşar ve Saçaklı Peynir ve Fıstıklı Salam ile Dana Jambondan oluşan enfes natürmort bir tablo sanki! 🙂
O hazırlanırken, bir kahvaltı klasiği olan Domates, Salatalık, Biber, Yeşil ve Siyah Zeytin, Tereyağ vs. de masadaki yerini aldı bile… Artık daha sonraki dakikalarda hazırlanması gereken ağır toplara geliyor sıra…
Çok fazla çeşit olduğundan, sadece tadımlık olarak Yeşil ve Kırmızı Biberlerden hazırladığım ve çok şeker görünen ve bir o kadar da lezzetli olan Peynir dolgulu, Çörek otlu Biber tarifini de ayrıca ilk fırsatta anlatacağım sabredin!:) Hani şu resimde cherry domates tabağının altındaki şeylerden bahsediyorum evet!
Misafirlerimizin gelmesi ve masaya oturulma zamanının gelip çatmasına çok az kala, sıcak olarak servis edilmesi gerekenlere geldi sıra…
Börek zaten fırında ve sıcaktı. Piştikten sonra içeride nemini kaybedip, kurumaması için fırından alıp, onu da dilimledim ve artık sadece servis edilmeyi bekliyor…
Sıradaki caaanım Kaşar Peynirli Pastırmaya ne demeli? Normalde kokusundan ötürü pastırmayı sevmem ama çemensiz olan bu şekli gerçekten çok güzel bir şey ve yapılması da çok kolay.
Teflon tavada çok az tereyağı ile küp şeklinde olan bu Pastırmaları az biraz çevirdiniz mi tamamdır! İçindeki kaşar peyniri de erimeye başlıyor.
Daha önceden tüm adımlarını fotoğraflarla belgeleyip anlatığım, Beho Usta’nın, tarifi bir sır gibi saklanan Omleti de tam bu anlarda ortaya çıktı. O tarifi gözden kaçıranlarınız olduysa, buradan bakabilirsiniz!
Pazar sabahlarının önemli içeceklerinden biri de; Çay’a alternatif, Taze Sıkılmış Portakal Suyu…
İşte herkes masamızda hazır ve de nazır. Bol kahkahalı ve hoş sohbetli bir Pazar brunch’ı daha, tüm neşesiyle hep birlikte yaşanıyor nihayet.
Tuzlu faslının bitiminden sonra, Pazar Brunchlarının olmazsa olmaz Assolisti; “Kaymak” çıkıyor sahneye…
Kaymağın yanına da en çok yakışan lezzetler; Bal, Çilek Reçeli ve Nutella… Tüm bunlara ilaveten normalde pek aklımıza gelmeyen ama, bu gün tarih yazmak istercesine masada sabırla sırasını bekleyen: Tahin ve Pekmez!
Bu “yeme de yanında yat!” ziyafet sonrası, el birliğiyle etrafı son sürat toparlamamızın ardından, mide zafiyeti geçiren herkes salondaki koltuklara doğru göçmen kuşlar gibi geçerken, konuklarımıza, kaşla göz arasında, Godiva çikolatasını da unutmadığı, çok şık bir Türk Kahvesi sunumu yapan biricik eşim, neden en sevdiğim kahramanım olduğunu bir kez daha kanıtlıyor… 🙂
Herkese ailesi ve dostlarıyla geçireceği mutlu mesut Pazarlar! 🙂
Sayıdeğer Üşengeç Şef, yine ağzımızın suyunu akıtmayı başardınız.Bu ne lezzetli bir sofradır.Misafirlerinizi kıskanmamak elde değil 😀
Yazılarınızı okurken kendim de yaşamışım gibi hissediyorum anlattiklarınızı. Tarzınızın hayranıyım. Sofranızı çok beğendim
Çok çok teşekkürler! 🙂
Deniz manzarası nasıl da güzelmis. Orada kahvaltı etmek ne keyiftir kimbilir
Gece gece nasıda acıktım şimdi bu bana yapılan reva mı? :)))
Yazınızı okurken kendimi başkasının kaleminden dinliyormuşum gibi geldi 🙂 Eksik hazırlık varsa o gece benim de kabusum olur :)) Aslında pek de iyi bir şey diil. Yaşlandırıyor insanı yahu 🙂 Ellerinize sağlık masa ve herşey müthiş….
Çok teşekkür ederim. Detaycılık konusunda yalnız olmadığımı bilmek güzel 🙂
En son fotodaki kahve nin ustu batman fiigurlu cok hos:))
o balkonda olmak istedim simdi
aslinda yasliligimi oyle biryerde gecirmek isterim