İstanbul’un ilk Philippe Starck imzalı oteli olan Mama Shelter’ı, daha önce Paris’ten bildiğim için, 2 sene kadar önce İstanbul’da açıldığında da ilk müşterilerinden biri ben olmuştum. Düşünün ki henüz daha giriş kısmının betonu yeni dökülmüştü ve iz bırakmamak için yanından dikkatlice geçmek gerekiyordu:)

Şehrin en merkezi, kültürel ve dinamik lokasyonlarından biri olan İstiklal Caddesinde ve Demirören AVM ile aynı binada yer alan Mama Shelter, renkli ve rahat atmosferiyle kısa sürede Beyoğlu’nun o kozmopolit yapısına uygun olarak, yerli yabancı farklı farklı kültürlerden insanların en sevdiği buluşma noktalarından biri haline geldi.

mama-shelter-istanbul-jazz-brunch
Alessi markası için tasarladığı ilginç ürünlerle ve belki de en çok da 3 bacaklı bir örümceğe benzeyen özel tasarım ödüllü limon sıkacağıyla tanınan İç Mimar Philippe Starck, esas büyük atılımını Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın döneminde Elysees Sarayı’nın konutunu dekore etmesiyle yapmış. En ucuz malzemelerle de son derece etkileyici şeyler yapılabileceğini savunan, modası geçmeyen belirgin bir tarzı olan bu tasarımcı, ortaya çıkardığı tasarımlarıyla eğlenmesiyle meşhur.

Paris, Lyon ve Marsilya’da şubeleri bulunan Fransız menşeili bir otel ve restoran zinciri olan Mama Shelter, İstanbul’da da aynen Fransa’dakiler gibi minimal tarzda döşenmiş odalarıyla ve yatağın başucundaki lambaların üstünde yer alan süper kahraman maskeleri gibi kendine has oyuncaklarıyla öne çıkıyor. Yakın bir gelecekte bu otelde konaklayıp, özelliklerini detaylı olarak size ayrıca anlatmayı planlıyorum ama bugünkü konumuz Restaurant ve Bar kısmının yer aldığı, binanın en üst katı…

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Daha önce öğlen yemeği için bir kaç kez gittiğim bu mekana, bu kez çok farklı bir etkinlik için gittim çünkü… Davette 1920’ler temalı bir “Caz Brunch” gerçekleştirileceği söylendiğinde, o zamanın müzik ve modasını ilginç bulduğumdan, böylesi unutulmaz bir güne şahitlik edeceğim için sevinçliydim.

Öncelikle “herhangi bir giyim zorunluluğu var mı” onu sordum ve olmadığını öğrenip rahatladım:) Arzu edip de, o dönemin tarzını yansıtan şekilde giyinenlere, mekanın özel kokteyllerinden hediye edilen bu etkinliğe krem rengi keten takımlar, askılı pantolon ve kasketlerle gelen erkekler kadar, fırfırlı elbiseleri, makyajları ve saç modelleriyle konsepte uygun şekilde gelen kızların olduğunu görmek çok keyifliydi.
mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Kara tahta formunda olup, tebeşirle yazılmış yazı ve şekillerle bezenen tavanı, bar kısmında floresan lambalara geçirilmiş rengarenk deniz simitleri, pofidik yastıkları, rahat koltukları, langırt masası, çiçeklerle dolu seramik saksıları ve sarı-beyaz çizgili duvarları olan ferah balkon kısmı ile bir nevi “anne evi” gibi eğlenceli ve rahat olmayı ilke edinen bir mekan burası…

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Herkes, açık büfe şeklinde sıralanmış lezzetli yemeklerle ziyafete koyulurken, DJ de alttan alttan 1920’lerin esintilerini yansıtan şarkılara başlamıştı bile.

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Saat 10:30’da başlayan yemek, saat 15:00’e kadar sürdü. Dolayısıyla “brunch” yani “geç kahvaltı” adının hakkını fazlasıyla verdi diyebilirim.

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Ben ise, açık büfe kahvaltılarda tabağıma gerekli gereksiz dünyaları toplamayı sevmediğimden, yine kendimi kaptırmayıp, bunca davetkar yemek arasında, aşağıdaki tabaklarda gördüğünüz, nisbeten hafif yiyeceklerle gözümü, gönlümü ve midemi hafifçe doldurduğum için kendimi iyi hissettim. Belki de diyet yapan eşim yanımda olmadığı için boğazımdan geçmedi, ne bileyim:)

Sağ alttakinin ne olduğunu merak edenlere hemen açıklama yapayım, kendisi bu aralar pek sevdiğim protein deposu bir “Kinoa Salatası”… Bey’imin diyet listesinde de olduğu için evde yaparken, resimlerini çekip, merak edenlerinize yakında yine adım adım tarif etmeyi düşünüyorum.

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Yine kahvaltıya dönersek… 280 kişi oturma kapasiteli mekanın masaları o gün tamamen doluydu. Herkese yetecek kadar bol miktarda ve çeşitte sergilenen yemekler yenildikten sonra, kahve ve tatlı aşamasına geçildi.

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Herkes gönlünce bi’ güzel enerji depoladıktan sonra, işte o büyük an geldi ve “Uninvited Jazz Band” üyeleri sahnedeki yerlerini aldılar.

Canlı olarak New Orleans Jazz ve Swing müziği çalıp söylemeye başladıklarında, bu dansa gönül verdikleri her hallerinden belli olan pek çok çift, müziğin ritmine kendini kaptırdı ve tüm hünerlerini sergilemeye başladı bile.

mama-shelter-istanbul-hotel-jazz-brunch

Kendimi zamanda yolculuk yapıyor gibi hissettim başta. Sonra 1920’lerde geçen bir film stüdyosundaymışım gibi geldi.

Derken Sevgili Kukla Süreyya’yı gördüm sevinçle dans ederken… İki figürden sonra yoruldu tabi alışık olmadığından:) Hem biraz soluklansın hem de baş başa sohbet edelim diye terasa çıktık. Resimde 2 kocaman göz gibi görünse de bu mor tüylü kukla aslında o kadar şeker bir şey ki devamlı gülümsüyor. Biraz dinlenince hemen havaya girdi ve “illa beraber de dans edelim” diye tutturdu ama ben belki ilerisi için bir-iki figür kaparım diye, diğer çiftleri , dans pisti kenarındaki yüksek sandalyelerde yakından izlemeyi tercih ettim.

kukla-sureyya-usengec-sef-mama-shelter

Bu seferkini kaçırmış olsanız da üzülmeyin, Çünkü Mama Shelter’ın Jazz Brunch’ları 8 Şubat ve 22 Şubat’ta da yapılacakmış. Fiyat hakkında da bilgi vermem gerekirse, bu canlı müzik ve DJ eşliğinde Swing dans partisi konseptli Brunch menüsü (içine soft içecekler ve bir kokteyl de dahil) 89 TL.

Aa bu arada unutmadan… Eğer olur da Swing ya da Lindyhop türünde dans edebiliyorsanız, [email protected] adresine bu dansları bildiğinizi belirten bir email atarak, indirimli fiyattan da yararlanabiliyormuşsunuz, haberiniz olsun:)

Mama Shelter Restaurant
Adres : İstiklal Caddesi, No: 50 – 54 Beyoğlu, İstanbul
Tel : (0212) 252 02 00

Rezervasyon: [email protected]

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz