Benim gibi haftaiçi kahvaltılarını Prebiyotik yoğurtla geçiştiren birisi için, ailece yapılan Pazar Brunchları, dünyanın en büyük keyfi.

Açık büfe Brunchları eskiden severdim ama zaman içerisinde bu düşüncem bayağı değişti. Neden derseniz… Elimde gülle gibi ağır bir tabakla sıraya girip, o tabağa belki hiç yemeyeceğim şeyleri çılgınca istiflemeye çalışmak, o sırada reçelin, balın elime koluma bulaşması, yemeklerin sergilendiği alanda elimdeki tabağı 2 saniyeliğine de olsa koyacak bir yer bulamamam, o yemeklerin saatlerce açıkta falafoş olması, en güzel ve sıcak yemeklerin, içi malzemeli böreklerin filan hemencecik tüketilmesi sonucu, bir hevesle kapağını açtığınızda kaplarının hep boş olması ve ama yine de açık büfe bolluğu etkisiyle saçma sapan bir ton tercihle masaya dönmek…Sonrasında “ah ekmeği unuttum” diye kalkıp, hadi bakalım ekmek sırası başında en ağır hareketlerle ekmek kesen ve bu sırada etrafında olan olmayan tüm ekmeklere istisnasız çıplak elle dokunan çocuğu görmek, “ıyk” deyip görmemezlikten gelmeye çalışarak, biran önce işini bitirmesini bekleyip, tezgahın enn derinlerinde ve henüz kimse tarafından fazla hırpalanmamış bir ekmeği gözüme kestirip, ekmek bezi ile tutarak birkaç dilim kesip, etrafta varsa kızartma makinesi aramak, etmek derken, masaya döndüğümde yemeklerin soğumuş olması…

Herkesin grup grup masadan kalkmasından ötürü, bir türlü senkronize şekilde oturup, sakin huzurlu bir yemeği ve sohbeti paylaşamıyor olmamız, o sırada ortada rüzgar gibi bir sağa bir sola koşturarak tüm müşterilerin çay-kahve ihtiyaçlarını karşılamaya ve aynı zamanda boş tabakları toparlamaya çalışan garsonlardan bir bardak çay rica edebilmek uğruna dikkatini çekmek için  türlü türlü ses tonlarıyla “Pardon.. Af edersiniz..” deyip durmak vesaire gibi dezavantajlarından ötürü artık açık büfe kahvaltılardan hiç hazzetmiyorum.

Hazır haftasonundan yeni çıkmışken sizinle, bir haftasonu ritüelimiz olan Pazar Brunchları konusundaki deneyimlerimi paylaşmak isterim.

“Üşengeç Şef, üşengeçliğini burada da sergiledi, adının hakkını verdi işte” diye düşünüyor olabilirsiniz ama benim bir Pazar Brunchından beklentim olan tüm leziz mamaların, masada oturan herkese aynı anda, aynı kalitede, aynı bolluk ve berekette, aynı sıcaklıkta gelmesi mümkünse, neden açık büfe işkencesi çekeyim ki?

Kahvaltı konusunda yaşadığım ve hatırladığım en önemli hayal kırıklıklarından birisi geçen sene Bağdat Caddesi Namlı Gurme’de başıma geldi. Öyle bir kazıklandım ki içime oturdu. Nasıl mı? Bakın anlatıym:)

Tokluk şekeri testim için, kahvaltı edip, 2 saat sonra tekrar kan vermeye gelmem gerektiği söylenince, hemen yolun karşısında gördüğüm ve uzun zamandır denemek istediğim Bağdat Caddesi üzerinde geçen sene açılan Namlı Gurme’ye gittim.

Hesabı istediğimde, tek başına yediğim 2 lokma kahvaltı için 43 TL hesap geldiğini görünce bir yanlışlık olduğunu düşünüp, müdürleriyle görüşmek istedim. Sadece 2 adet zeytine 4 TL yazıyordu fişin üzerinde, artık siz gerisini düşünün.

Fiyatların anlamsız derecede fahiş olması konusunda çok fazla şikayet aldıklarını kendisinin de itiraf etmesine rağmen, yapacak birşey olmadığını belirtmesi sonucu, Namlı’da kahvaltı konusunu tamamen defterden sildim. Asla bir daha oraya kahvaltıya gitmem…

İşte size en beğendiğim kahvaltıyı her zaman aynı kalitede hizmetle alabildiğim bir mekanı anlatacağım bu kez: Midpoint Cafe’nin Bağdat Caddesi şubesi.

1
Resimde gördüğünüz tabak, Midpoint Kahvaltı Tabağı olarak geçiyor ve içinde yok yok!

Ezine Beyaz peynir, eski kaşar ve taze kaşar peyniri, jambonlar, cherry domatesler, salatalıklar,  nutella, yeşil-siyah zeytin çeşitleri, haşlanmış yumurta, mini bir mevsimlik meyve karışımı, ceviz, kuru kayısı, tereyağ, domates soslu sosisler ve ille de bal, kaymak ve reçel….Yanında da mis gibi taze leziz simit ve ekmekler… Sıcacık bir çay. İnsan daha ne ister… (Midpoint Kahvaltı Tabağı 24 TL) (Fiyatlar zaman içinde değişkenlik gösterebilir, sadece bir fikir vermesi için paylaşıyorum, aman sonra kötü sürpriz yaşamayın:)

Yok efendim, haşlanmış yumurta beni kesmez ya keşke bir omlet filan olsaydı derseniz, işte size harika bir sebzeli omlet ve yanında salata… (Omlet Çeşitleri: 12 TL) İnsanın gözü de gönlü de fazlasıyla doyuyor. Hem de yemek sıralarında heba olmadan…

2

1 Yorum

  1. Merhaba, açık büfe kahvaltılar konusundaki hisleriniz benimkinin tıpatıp aynısı. Bu nedenle ben iyi bir mekanda masaya özenle servis edilen serpme kahvaltıları tercih eder oldum gittikçe. Eğer daha önceden denemediyseniz size anadolu yakasında Nakkaş restoran ve avrupa tarafında da Görkem kilis sofrasının kahvaltılarını denemenizi öneririm.
    Serpil Erol

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz